Hareket eden iki kemiğin bağlantı noktasına eklem denir. Eklemi oluşturan her iki kemiğin yüzeyinde kıkırdak doku, eklem sıvısı ve bu dokuları saran eklem kapsülü bulunmaktadır.
Zamanla veya başka birçok nedenle normal yapısını kaybeden eklemin kıkırdağının kaygan ve pürüzsüz yapısı bozulur. Kemik çıkıntıları oluşur.
Bu duruma “Eklem Kireçlenmesi” veya “Artrit” denilmektedir. Bir dejenerasyon sonucu oluştuğu için etkilenen eklemin “Dejeneratif Hastalığı” olarak da isimlendirilebilir.
Omurgamızı oluşturan her bir kemiğe omur adı verilir. Boynumuzda 7 adet omur bulunmaktadır. Omurlar birbirleri üzerinde düzgün bir şekilde dizilmektedirler. Omurlar arasında disk adı verilen üst seviyelerden gelen ağrılığın emilerek daha düzgün bir şekilde alt seviyelere iletilmesini sağlayan yastıkçıklar bulunur. Yine her iki omur “Faset” adı verilen küçük bir eklem ile birbirine tutunur. Bu eklemler ve diskler omurgamızın hareketinde birlikte rol alırlar.
Boynumuzdaki bu faset eklemlerin ve diskin yapısı birçok nedenle bozulabilmektedir. İlerleyen yaş, boyuna darbe almak, romatizmal hastalıklar, ağır yük kaldırmak, masa başı yapılan işler ve uygunsuz pozisyonlar bu nedenler arasında sayılabilmektedir. Bozulan faset eklemler ve diskler nedeniyle boyun hareketleri ağrılı olmaktadır.
Normal yapısını kaybeden faset eklemler kalınlaşarak omurilik kanalına doğru çıkıntı oluşturabilmektedir. Yine koruyucu yastıkçık olan disklerin normal içeriğinde bulunan su miktarı azalır ve iki omur arasındaki disk çökerek omurilik kanalına doğru taşar. Diskin çökmesiyle birbirine yaklaşan omurlarda kemik çıkıntılar oluşmaya başlar. Bu şekilde omurilik ve içinden geçen sinirler sıkışır. Boyun kireçlenmesi sonucu ortaya çıkan bu tabloya “Servikal dar kanal” denilir.
Boyun kireçlenmesi olan hastalarda daha çok sabah ağrıları görülmekte, gün içinde hareketle boyun kaslarının çalışması ile ağrı hafifleyebilmekte, ancak uzun süre iş yapmakla veya uygunsuz pozisyonda çalışmakla ağrılar artmaktadır. Ağrılar boyun dışında omuzlara sırta hatta kollara vurabilmektedir.
Bu şikayetleri olan kişiler doktora başvurduğunda öncelikli olarak ayrıntılı hastalık öyküsü alınır. Ardından refleks ve kas güçlerini de kapsayan fizik muayene yapılır. Görüntüleme tetkiklerinden röntgen (X-Ray) boyun omurlarının dizilim şeklini, omurların birbirine yaklaşıp yaklaşmadığını ve kemik çıkıntılarının varlığı hakkında bilgi verir. Bilgisayarlı tomografi (BT) omurlar arasında bulunan faset eklemlerin yapısını ve omurilik kanalında herhangi bir taşma olup olmadığını değerlendiren bir yöntemdir. Manyetik rezonans (MR) daha çok diskleri ve omuriliği değerlendirmemizi sağlar. Omurilik ve sinir dokuların sıkışıp sıkışmadığını tespit etmede kullanılan değerli bir görüntüleme yöntemidir.
Boyun kireçlenmesi yani servikal dejeneratif hastalık tespit edilen kişilere klinik durumuna göre öncelikle konservatif tedavi olarak adlandırılan ameliyat dışı tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Bunlar arasında ilaç tedavisi kişinin hayat kalitesini bozacak derecede olan ağrıları geçirmeyi ayrıca kireçlenmeye bağlı zaman zaman olan kas spazmlarını rahatlatmayı amaçlayan bir tedavi şeklidir. Yine kısa süreli kullanılabilecek boyun korseleri kasları bir süre dinlendirerek ağrının geçmesinde etkii olabilmektedir. Ancak korse kullanım süresinin uzaması kasları zayıflatacağından faydadan çok zarara neden olmaktadır.
Fizik tedavi boyun çevresindeki kasları ve bağları güçlendirerek ağrının azalmasını ve sağlam bir omurga elde edilmesini sağlar. Omurlar arasındaki faset eklemlere veya omurilik kanalına iğne (spinal enjeksiyonlar) yapılabilmekte bu sayede rahatlama sağlanabilmektedir. Ameliyat dışı tedavinin yetersiz kaldığı veya ileri derecede omurga kireçlenmesi, omurilik ve sinir sıkışmasına neden olan durumlarda cerrahi tedavi gündeme gelmektedir. Cerrahi tedavide omurilik kanalına taşan ve sinir sıkışmasına neden olan dokular temizlenir. Ayrıca omurlarda meydana gelen kemik çıkıntılar çıkarılır. Tekrar omurların hareket etmesini sağlayan omurlar arasına disk protezi konulabilir veya her iki omur birbirine tutturulabilir.